şu an dans ediyorum yokluğunla,yokluğunla donduğum küçük odamda.
herhangi bir melodi seni yanımda hissedip ısınmama yetiyor ve sanki
sen yanımdaymışsın gibi, sanki küçük odamda benimle birlikteymişsin
gibi birden ısınıveriyor içim..
yoksun yine.çoğu zaman olmadığın gibi.önümde seninle konusmak için
açtığım pencere ve şu an sana yazmak isteyip de bi türlü yazmadığım
hayallerimi anlatmak için açtığım bu sayfa var.söylemek istediğim o
kadar çok şey olmasına rağmen tek kelime edemiyorum sana.çok
güveniyorsun bana; benim kendime olan güvenim ve saygımı yitirmiş
olmamı göremeyerek.bir çok insan zorlanır güvenmekte.hatta böyle
insanların uydurmasıdır ‘babana bile güvenme’ saçmalığı.sen bana
güveniyorsun,kendine güveni olmayan birine,bense sadece sana
güvenebiliyorum.neden bilmiyorum bu çelişki.sen bana güvendikçe
kendime değil,sana güveniyorum.sana deliler gibi aşık olan benim.
deliler gibi seven,deliler gibi birlikte olmak isteyen,her hayaline
seni katan,her cümlesinde adını kullanan..ben sana bu kadar aşıkken
bana neden güveniyorsunki? kabul ediyorum,seni üzmeyi bir tek an bile
aklımdan geçirmedim şu güne kadar.kendimi tüketme pahasına da
olsa ben seni üzmeyi hiç istemiyorum.galiba sen de bunun farkında
olduğun için bana bu kadar güveniyorsun.bilmiyorum.karmaşığım..
anlam veremiyorum sana delicesine aşık olmama rağmen,seninle
olmayı herşeyden cok istememe rağmen senin kayıtsızlığına
kızamayışlarıma.suçu hep kendimde arayışlarıma.kendimde
bir suç,bir eksik göremeyişlerime rağmen seni bi kere bile
suçlayamayışlarıma.daha önce sevdiğin,gözlerini kapatıp hayatını
adadığın adamdan ne eksiğim var die düşünmekten alamıyorum
kendimi.onun tek ve en önemli artısı,senin için ilk olması oldu.
ne sana benden daha cok aşıktı,ne seninle olmak için benden
fazla çaba harcadı,ne de bunu benden fazla istedi.sadece
saftın ona.bana karşı hiç olamadığın kadar.ve sırf bu yüzden
seni nefret ettiğin o adamdan kıskanıyorum sürekli.o benden
daha şanslıydı.gerçi yer yüzünde ben daa az şansı olan kimse
yok,bu hayatımın şüphe götürmez gerçeklerinden biri.ama o
adamı,o kişiliksiz,o bencil,o vurdumduymaz insanı henüz
tanımadan gizli mabedine aldın,fedakarlıklar yapabildin;beni
artık tamamen tanımana raamen,sana hissettiim ve her defasında
dile getirdiğim gurur verici aşkımı gördüğün ve buna kendince
yorumlar kattığın halde,benimle birlikte olmaktan korkuyorsun,
kacıyorsun ya da her ne yapıyorsan benimle olmayı kabul etmek
dışında.can yakan,yürek parçalayan şey,dönüp dolaşıp tekrar
benim olmayan şansım oluveriyor..
bilmiyorum hiç,acaba günün birinde gerçekten isteyecek misin
benimle birlikte olmayı,bir olmayı,hayatı paylaşmayı bütünüyle.
bunu bilmeden yaşıyorum hissettiklerimi yokluğunla üşüdüğüm
bu küçük odada.hayal ediyorum hep.yüzümde tebessümler
hiç olmadığı kadar içten,gözlerimdeki ışıksa hiç olmadığı kadar
parlak seni,birlikte olduğumuzu hayal ettiğim anlarda.ortaköy
sahilinde sarmaş dolaş gezerken görüyorum şu an ‘biz’i.
yanımıza çiçek satmak için bir çingene yaklaşıyor,üstündeyse
hayatın bütün renklerini taşıyan o entarilerden var.ya da basma
demeliyim galiba.kadın giysilerini pek bilmiyorum.yoksa eksiğim
bu mu? yok canım,bu kadar ucuz bir nedeni olamaz beni
reddedişlerinin. kadın;sevindir bu güzel kızı,Allah mutlluluğunuzu
hiç bozmasın gibi,içimi okşayan cümlerle kanıma giriyor ve
kendimi hayatımda ilk kez çiçek alırken görüyorum.çiçek
almak bana çok uzak bi kavram olmasına rağmen,kadının
kurduğu cümleleri düşünüp bu huyumdan vazgeçiyorum.ben
çiçek almadığımda seni mutlu edemeyeceğim,Allah mutluluğumuzu
daim etmeyecek gibi düşünüp korktuğum için yapıyorum sanki
bunu.yoksa senin için herşeyi yaparım demeye mi getiriyorum.
o kısmını sana bırakıyorum hayalimin.sonra devam ediyoruz
yürümeye sahil boyunca.bana seni ne kadar sevdiğimi soruyorsun.
donup kalıyorum.bundan şüphe ettiğini düşünüyorum ilk anda
sen o maksatla sormuş olmasan da.ama ben sana hissettiğim
sevgiyi anlatacak doğru kelimeleri,cümleleri bir araya getiremediğim
için ister istemez ‘nası yani’ diosun içinden.bi an sana
olan sevgimin azaldığını düşünüyorsun.bense bi an durup,düşünüyorum
sana hissettiim sevgiyi,aşkı anlatabileceim dooru cümleyi.
‘seni en az annemi sevdiim kadar seviyorum’ diyorum.beni
dünyaya getiren o kutsal insan kadar sevildiğini duyduğundaysa
için içine sığmıyor ve boğazıma sarılıveriyorsun.bana sürekli
beni sevdiğini ve beni hiçbir zaman bırakmayacağını sölüyorsun
kulağıma. nutkum tutuluyor,yutkunmakta zorlanıyorum..ve tam bu
sırada,kurdğuum hayalin hala sadece bi hayalden ibaret olduğunu
farkettiğim için gerçekten yutkunmakta güçlük çekerken
buluyorum kendimi. ağlıyorum..
yokluğunla dondurduğun bu küçük odada,beni sensiz yaşamaya
mecbur eden şansıma kızıyorum ağlayarak.ve yine kalkıp
dansediyorum yokluğunla…
serhan
16 nisan 2bin6