Gürdal İle Konuşma tam soruyordum madem ölecektin niçin bu kadar güzeldin? peçetedeki balığı gördüm ağlıyordu niçin ağlar peçetedeki balık diye sordum bir mendil niye kanarsa ondan dedi Gürdal. Yılmaz Erdoğan Bu sayfada yer
Çöl Daha İyi Çöle kıyısı olan kentlerin limanları sıkıcı olur kuş uçar gemi geçmez, kervan zaman içinde. böyle kentlerde insan fırtına gibi sever, sevdiği için ağlamayı. hangi türküde sevmekten bahsedilse ben hicaz olurum elimi
Yolluk bavuluma dağınıklığımı koydum iç çamaşırı kazak filan kağıt kalem almıyorum otellerde var antetli kimsesizliğimle kalıyorum geceleri kirpiklerimin yardımıyla kapıyorum perdeleri hem tek başına hem kimse görmesin derdindeyim çıplak tenimi ay çıkıyor boğazımdan kanamalı
Adın Bahardı Kente yalnızlık gelirdi sen uyuyunca Yüzümde mevsim değişirdi uyandığında Bilmezdin gizliden seni sevdiğimi Aşkın içimde solardı adın bahardı Eteğini koştururdun sokağımızda Sokak sus pus olur sana bakardı Bilmezdin gizliden izlediğimi Gözlerim gözlerinden
Bu Yol Nereye Gider bir kuğunun boynuna dokunurken yol bir yere gitmez içerde düz saçlara uğrar ayak üstü bir akşamüstü her plansız ürperişin sonu hüsran ve hüsran çok sanat müziği bir kelimedir yol bir
Susuştu Yüzün bir ufukta bitiyor yüzün ve başka bir gökyüzü başlıyor komşu ellerle sarmalanıyorsun yanıyorsun... ne kadar övülsen az avazım çıktığı kadar susuyorum ismindeki sesli harfleri mayınlı bir gülümsemeyle senin karasularında olmak üstünde ilkbahar
Hepsi Bu Değişen ben değilim dönüşen savaş yaşlanmakla ıslanmak aynı şey: bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak şimdi ölüm bile yetmiyor acılarımızı tartmaya dostlar alıngan bir sahili pinekliyorlar bir merhabayı bıçaklar gibi artık selamlaşmalar değişen ben
Kasaba astarı erken sarkmış kirasız kaygısız belki kefilsiz bile et kokusunda bir vitrin özlemiyle büyütülmüş bir kasabada ölmeliydim aslında on yıl geriden gelen afişli seks kokulu yazlık sinemaların birinde uyuyakalmalıydım sizi tanımadan hatta gazete
Bir Nevi Otuzüç Yaş Şiiri Artık kısa pantolonlu çocukları Gençlik parkına götürmüyorlar Ve anneler trafik lambalarında köylü değiller o kadar Locadaki farelerden bile kemirgen Gişeci kadın nur sinemasında En sevdiğim karate filmi Tek kollu
Alkol İkindisi Biz ne zaman içsek, Köfte geç gelir Ve oturur muhabbetin terkisine Çıplak bir efkar sözcüğü Biz ne zaman içsek, Sabah akar meycinin cebine Günde kaç kez öpüşür ki akrep ile yelkovan Biz
Bildiğin Gibi Değil Bizi bilirsin; avuçla su içmeyi marifet biliriz, yenilmeyi bir de kendi sahamızda... bizi bilirsin; saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz, limonla! tesbih yaparız, düş kırıklarından.. bizi bilirsin; ağzının içinde oturmak isteriz ve rutubetin
Kayıp Kentin Yakışıklısı Dokuzunda kayboldu Mayıs'ın, Cesedi bulundu Onikisinde... Kaçırıldığında da Kaybolduğunda da Ve cesetken de Yakışıklıydı.. Amcamdı. Yılmaz Erdoğan Bu sayfada yer alan Kayıp Kentin Yakışıklısı adlı şiir Yılmaz Erdoğan tarafından yazılmıştır.
Ömrüm Ömrüm mum yanar mum ışıldar kendileri yoktur gölgeleri oluşur ferinden korkulsa da rahmetin yenilmez toprağa can katmanın kudreti bir ömre kaç hayat sığar görülecektir.... mum aydınlar mum sınar ayrılık acısı kadar seversin ve
Ey Halkım ! Sevidir öz türkçe Tüm belaların mümessili Her dilde aynı sızıyı hatırlatır Yalnızlık Bakma kemik sesidir sesimin içine sızan Kırılmaktadır sabah akşam Eklemlerim fire vermektedir ek yerlerinden Ruhumdaki Dikiş izleri belli olmaktadır