Category : Refik Halid Karay

refik halid karay, refik halid karay yazılar, refik halid karay yazıları, refik halid karay şiirleri, refik halid karay aşk şiirleri, refik halid karay kimdir, refik halid karay sözleri, refik halid karay kısa sözleri, en güzel refik halid karay sözleri, refik halid karay eserleri,refik halid karay hikayeleri

Zincir

Zincir

İşsiz, güçsüz kaldığım gurbet ellerinde köşe pencerem, kendimce Abdülhak Hâmid'in "Kürsü-i temaşa *"sı yerine geçerdi. Yabancı memleketlerde bir kasabaya sokulup uzun süre yaşamaktaki ezginliğin ne olduğunu bilir misiniz? Beş, on gün çarşı sokak gezdikten
Lavrens

Lavrens

— İşte Lavrens'i tanıyan adam! Dediler ve uzaktan çadırımıza doğru gelen siyah sakallı kırk beşlik bir bedeviyi işaret ettiler. Daha o zaman Lavrens, Londra yöresinde bir çocuğu emzirmek için motosikletini ağaca çarpıp kafatası yarılarak
İstanbul

İstanbul

Belki güzel değildi. Fakat onu, bu kupkuru çöl şehrinin bunaltıcı gecesinden nasılsa kurtulup bir serap manzarasına sığınmış sanılan nemli, yeşil bir iç bahçede görmüştü. Sefil bir avlu... Şu kadar ki saksılar taze sulanmış, taşlar
Gözyaşı

Gözyaşı

Yeni tuttuğu hizmetçi kadına dedi ki:"Dilin Anadolulu’ya benzemiyor. Rumeli’li misin sen?""Erfiçe köylerindendim. Alnımın yazısı imiş, buralara düştüm." Anlıyor ki önceleri sarışın imiş, mavi gözlü imiş. Şimdi saçlar küçük aktar dükkanı bebeklerinin ne kıla, ne
Eskici

Eskici

Vapur rıhtımdan kalkıp tâ Marmara'ya doğru uzaklaşmaya başlayınca yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar: -Çocukcağız Arabistan'da rahat eder. Dediler, hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış olanların uydurma neşesiyle, fakat gönülleri
Dişçi

Dişçi

Ceylân avı dönüşü, üç devletin hudut kavşağında, bir çiftlik binasındaydık. Ocaklı odada sofra kurulmuş, içiyorduk. Ev sahibi eski çetecilerdendi. Misafirler arasında, bizden başka jandarma mülâzimi (subay, teğmen), gümrük müdürü, ziraat memuru, bir de «Dişçi»
Boz Eşek

Boz Eşek

Irmaktan su taşıyan çocuklar dağ yolunda bir ihtiyar adamın yattığını haber verdiler. Bir boz eşek de, başıboş, oralarda dolaşıyordu. Hüsmen Hoca: — Varıp bakalım, dedi. Akşam yakındı, îki derenin birleştiği bu batak, çukur, sıtmalı
Ayşegül

Ayşegül

Çam ağaçlarının sesi nasıl tarif edilmelidir? Hem buna ses demek doğru mudur? Ne fısıltıya benzer, ne de bir din nağmesi veya sevda sözleşmesidir. Çamların sesi değil, nefesi vardır. Bana, kendi sıhhî râyihalarını koklayarak derin,