Uğursuzluk

Beşinci şubeden Hayri geldi; otuz, otuz beş yaşlarında, bekâr, üstü başı düzgün, biraz saf, gayet terbiyeli bir me­mur; elinde imza edilecek evrak, göğsünü ilikleyip.

Otlakçı

– Efendim, tütün tabakasını ortada unutmaya gelmiyor, insafsız herif, tütünün ne kadar saçak yeri varsa içti, tozları bana kaldı. Çok otlakçı gördüm ama böylesine.

Menevşeler Ölmemeli

Kar uyuşuk, isteksiz ve zevksiz yağıyordu. Hava, gökyüzü ile yeryüzünün arasını dolduran boşlukta katılaşmış, zaman katılığında erimişti ve kar bu katılıkta, ancak boğulmamak için.

Mendil Altında

“Ağustos Cuma günü. Sicil müdürü Cavit Bey, yemekten sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak istiyor ama karasinekler rahat bırakmıyor. Köylülerin duvar diplerine uzanıp yüzlerine birer.

Hayat Ne Tatlı

Temmuz, öğle vakti. Komşuda bir kadın sesi… Nereye bağırdığı anlaşılmıyor. Belki çocuğuna haykırıyor. Müezzinin duvarlarından tahtaboşa bir kedi atladı. Birkaç ev ötede, bir tavuk.

Hamit İçin Bir Yazı

İki genç arkadaş, yemekten gelmişler, matbaanın üst katında, bir odada dinleniyorlar. Biri bir koltuğa oturmuş, ayaklarını da bir sandalyeye uzatmış, dişleri arasında sönmüş bir.

Bu Yollar Uzar

Postacı Hayri; 26 yaşında bir delikanlı. Belediye kâtibine bir kağıt götürmüştü, dönerken kasabın çırağına rasgeldi. Çırak onu görünce durdu: Hayri’ye: — Kuzu ciğer istemişsin,.