1.BÖLÜM
Sezen Dinlenme Tesisleri sakindi o gün.Hava inanılmaz sıcaktı ve sabah saatlerinde hasbelkader uğrayıp gitmiş birkaç araba dışında pek gelen giden olmamıştı.Tesisteki personel, sıcakta kendilerinden geçmiş kediler gibi oturdukları yerde uyuyorlardı.O tür sıcakları bilirsiniz, insan bazen çıldıracakmış gibi olur,kendinden bile nefret eder..
Sezen Tesisleri, Tekirdağ’dan yirmi kilometre sonra gelen, çevresi tartalarla kaplı bir alanda çakıl taşlarının üzerine kurulmuş eski bir yapıydı.İçerideki hareketli olan tek şey kasetçalar bölümü parçalanmış,radyo istasyonlarını pek de iyi çekmeyen eski bir radyo idi.Sadece ondan bazı sesler çıkıyordu ara sıra…Meteoroloji haberlerini sunan spiker saat 14:30 itibariyle Tekirdağ’daki hava sıcaklığının otuz beş derece olduğunu söylüyordu.Allah’ım ne müthiş bir sıcak..Güneşin altında derilerini beslemek için hareketsizce yatan yılanlar bile ortalıklarda gözükmüyordu…
Uzunca süren sessizliği gümüş rengi,lastikleri kocaman bir araba bozdu..Arabanın lastikleri o kadar büyüktü ki sanki iki tane lastik birbirine yapıştırılmıştı sanki.Yavaşça yanaştı araba tesisin önüne doğru…Şoför, sanki iki katlı bir alışveriş merkezinin tıklım tıklım dolu otoparkındaymış gibi park ediyordu arabayı…Sezen çalışanları saatler süren uykularından -yaz uykusu diyebilirim- uyanmışlardı.Topu topu üç kişiydiler zaten.Hepsi görev yerlerine dağıldı..
Uzun boylu ama boyuna göre oldukça sıska olan genç çocuk itina ile masaların üzerini silmeye başladı…Şef garson kapının önüne çıkmış arabaya bakıyordu..Diğeri ise radyoda pürüzsüz çeken bir kanal arıyordu umutsuzca..Adam otomobilinden indi.Bir seksen boylarında,hafif göbekli biriydi.Saçlarının yanları iki numara kısaltılmış,üstleri ise parmaklarınızla toplasanız toka takabileceğiniz kadar uzundu.Güneş gözlüğü yüzünün neredeyse tamamını kaplamıştı..Kapıdaki şef garson hemen adımını attı dışarı ve adamı içeri davet etti.
** Hoş geldiniz efendim.Buyrun.Klimamızda biraz serinleyin.** Adam içeri girdi.Etrafa bakındı ağır ağır.Terden ıslanmış olan kırmızı gömleği sırtına yapışmıştı.Gözlüğünü çıkardı .Sol gözünün altında derin bir yara izi vardı.Sanki orası jiletle kesilmiş gibi duruyordu..Gerçekten derin bir yara..Adam yarasının üzerine konmaya çalışan sineği eliyle defetti.Şef garson, adamın gözündeki yarayı görünce tiksinti duydu
birden..Girişin yanındaki masaya oturdu adam ..
Yorgun olduğu her halinden belli oluyordu..Otururken poposunu yavaş yavaş koymuştu sandalyeye..
** Ne alırdınız efendim? Köfte,soğuk sandviç,tost,kola** Garson az önce duymuş olduğu tiksintiyi unutmuş, kazanacağı paraları düşünüyordu şimdi.
Adam garsonun suratına bakmadan cevap verdi.. ** Soğuk sandviç ve ayran** Garson kafasını emredersiniz der gibi eğdi ve büfedeki çalışana sandviç yapmasını söyledi.Adam dışarıya bakıyordu.Arabasına daldı gözleri..Epey para harcadığını düşündü…Gözündeki yaraya ısrarla konmaya çalışan sineği tekrardan kovuverdi..
Sinekler..Ne kadar da ısrarcı yaratıklar..Annesinin hayır dediği halde istediğini aldırtmak için avazı çıktığı kadar bağıran çocuklar gibi…Annesinin tokadıyla hayır kelimesinin anlamını öğren yaramazlardan farkları yoktu…Sinek tekrardan kondu..Ama bu sefer masaya. -ŞAKK !! – Adam tokadı yapıştırdı..Sonra da önünde duran peçeteyle sildi attı masanın üzerine yapışan sineğin leşini..
Adam cebinden bir sigara çıkararak yaktı..Yemekten önce sigara içmeye bayılıyordu..Ve tabii ki yemeğin ardından da..Derin bir nefes çekti sigarasından ve tam üfleyeceği sırada tesise doğru yaklaşan otobüsü gördü.Son model otobüslerden olduğu belliydi..Pırıl pırıl parlıyordu..Camında ” İstanbul – Şarköy ” yazıyordu..Dev araç tesisin önünde durdu.Kapı gür bir şekilde fıslayarak açıldı..Şef garson otobüsten inen yolculara bakıyordu..Hemen dışarı fırladı ve davet etti yolcuları..Yolculardan kimi dışarıdaki masalara yerleşti,kimi içeri girdi..Hemen hemen birçoğu ise tuvaletlere koşuverdi..
Adamın sandviçi geldi ..Domates,biber ve salatalıkla süslenmiş,içinde kaşar peyniri ve salam olan büyükçe bir sandviç..Sandviçi hazırlayan personel adamın ayranını elinde sallayarak masaya koydu..Adam ayranından bir yudum içti ve hızlı çene hareketleriyle sandviçini yemeye başladı..Sanki çiğnemeden yutuyordu..
Sezen Tesisleri uzun zamandır böyle üst üste yolcu ağırlamamıştı..Şef, bu durumun kendilerine iyi para kazandıracağını düşünürken bir yandan da yolcularla ilgileniyordu.Hemen hemen otuz kişi inmişti otobüsten…Otuz kişi…Sezen Dinlenme Tesisleri için çok büyük bir rakamdı..Bazı yolcular otobüste bekliyordu.Çünkü o kadar kişiyi ağırlayacak bir yer olma özelliğinden uzaktı burası..Aslında otobüsün arıza yaptığını ve zorunlu bir mola verdiklerini söyledi muavin,şef garsona..Arıza olsun olmasın, sonuçta para kazanmak için güzel bir gün diye düşündü şef..
Adam sandviçini büyük bir iştahla yemişti..Gözü yan masada oturan sarışın kısa saçlı kıza ilişti.Kız epey güzeldi..Bir an için uzun zamandır böyle bir güzellik görmediğini düşündü adam.Kız, elindeki haritaya dalgın dalgın bakıyordu.Yorgun olduğu gözlerinden okunuyordu.Su istemişti ve geldiğini görünce üzerinde büyük harflerle TRAKYA yazan haritayı katlayıp önüne koydu..
Adam, garsona eliyle işaret etti hesabı getir gibilerinden.O arada ortada elinde çaylarla dolaşan çocuk bir bardak çay bıraktı adamın masasına..Ama adam çay istememişti..Sinir oluyordu böyle durumlara..Çok sefer beğendiği güneş gözlüğünün yerine bir başkasını almıştı..Satıcının ısrarları sebebiyle..Neden hep istemediği şeyleri yapıyordu?..Kendine kızdı..Ama bir an için az sonra bir daha buraya asla uğramamak üzere gideceğini düşündü..Hesap geldi..Cebinde terden ıslanmış olan parayı çıkarıp verdi..
Çaydan bir yudum aldı ve bu sıcakta yapılacak en kötü şey çay içmektir dedi ve dışarı çıktı..Dışarısı yanıyordu adeta..He zamanki gibi yemekten sonra bir sigara yaktı..Bir türü bırakamamıştı şu illeti..Arabasına doğru ilerlerken tuvaletin yerini soran kızın sesini işitti..Arkasına döndü ve tekrardan vuruldu o güzelliğe..Nasıl tanışabilirim diye geçirdi aklından.Bir yandan parmaklarını çıtlatıyor, bir yandan da tuvalete giden kızın kalçalarına bakıyordu..
Sıcak iyice bastırmıştı..Muavin ve şoför otobüsün altına yatmış hararetle çalışıyorlardı.Yolcular ise bir sinema filmi izler gibi meraklı gözlerle bakıyorlardı otobüse.Daha ne kadar bekleyeceklerdi..?
Kız tuvaletten çıkmış otobüse doğru gidiyordu..Adam heyecan duydu aniden,kalbi pıtır pıtır atmaya başladı..Lisede çıkma teklifi ettiği kız geldi aklına..O anda da kalbi böyle atıyordu..Ağzındaki sigarayı yere atarak ayağıyla ezdi, gözlüğünü taktı,gömleğinin yakasını düzeltti yarım yamalak ve kıza doğru yürümeye başladı.
** Afedersiniz hanımefendi..Çakmağınız var mı acaba? ** dedi adam cebinden sigara paketini çıkarırken.Klasik bir numaraydı fakat o anda aklına başka bir şey gelmemişti.Kız, sırtında asılı olan çantasından bir zippo çıkardı ve adama uzattı..
** Teşekkür ederim ** dedi adam ve sigarasını yaktı..Çakmağı uzattı.Sakin olmalıyım dedi içinden ve net bir ses tonuyla konuşmasını sürdürdü.
** Yolculuk Şarköy’e sanırım..** Otobüsün Şarköy’den başka bir yere uğraması olanaksızdı..Saçmaladığını düşündü..
** Evet Şarköy’e gidiyorum..Ama maalesef gördüğünüz gibi otobüs arızalandı..Kötü bir gün geçiyorum..Bu sıcakta halen buradayım..Şans işte **
Kız böyle tipleri iyi bilirdi..Önce çakmak isterler daha sonra tanışmak için herşeyi yaparlar..Kız gülümsedi adama alaycı bir tavırla..Aklı, arızalanan otobüsteydi..
Adam kendisinin de Şarköy’e gideceğini belirtti..Eğer isterse kendisini de yanında götürebileceğini söyledi.Adam o kadar heyecanlanmıştı ki, sanki sıcak iki katına çıkmıştı.Sırtından beline süzülen ter damlası titreme getirdi birden.Kız adamın teklifini geri çevirdi nazik bir şekilde..
Zaten ne zaman şansım var diye düşündü..Yine kendi iğrenç işine dönecekti..Kız, adamın teklifine aslında sıcak bakmıştı fakat tanımadığı bir adamın arabasına binmek pek de iyi bir fikir değildi ona göre..Gazetelerde sıklıkla tecavüz olaylarını okurdu..
Kız düşünceli bir şekilde muavinin yanına gitti..Otobüsün ne zaman tamir edileceğini sordu.Bir yandan da arabasına doğru ilerleyen adama bakıyordu.Muavin, otobüsün motorunda bir arıza olduğunu ve yedek parça için beklemek zorunda olduklarını söyledi kıza..
Parçanın gelmesi ve takılması en azından iki saat sürer dedi muavin.Kız sinirli sinirli söylenirken diğer taraftan arabasını çalıştıran adama bakıyordu.Çabuk karar vermeliydi.Ya iki saatten fazla sürerse ne olacaktı? -LANET OLSUN–
Adama bağırarak bekle diye işaret etti kız..Adam duymadı.Otomobil yavaşça ana yola doğru çıkarken ,adam arabaya doğru koşan kızı gördü ve durdu..Kapıyı açtı..Kız arabaya bindi..