Hidra – Doğu Türkistan

Verse 1:
Hayat pembe bir masalken, hangi yükünü zor taşıdın?
Sor kaçının bi’ suçu vardı, gördü kanın sondajını.
Ölüme meydan okuyan Uygur Kızı’na git de, sor yaşını.
Tanımasan da öğren çocuk, onlar bizim soydaşımız.

Urumçi’den habersiz, kader yazıldı kalemsiz.
Alın yazında ölüm, gökyüzünde dua kamersiz.
Mavi tarihinde ay ve yıldız savaş bedelsiz.
Katledilen kefensizdi, katledense kedersiz.

Görmüyorsun, bilmiyorsun, bu çığlıklar dinmiyor.
Sus! Dinle çünkü orada ucuz, insan etinin bir kilosu.
Ambargonun dahilinde, yüksek vergi dozu.
Kan kırmızı orada fakat, gökyüzünün rengi bozuk.

Zulüm gözünü bağlıyor ve ölmenin zamanı yok.
Ve emin ol ki, onların hiç kimseye zararı yok.
Dört yanında petrol olan Arap Devletleri’ni es geçip de.
Nasıl diyorsun ulan “Araplar kan ağlıyor.”

Verse 2:
Çin Hükümeti orada, bebek katillerine göz yumar.
Sen uyan çocuk, uyan çünkü orası senin öz yuvan.
Göz yuvarlarında yaş ve olan yok hiç, göz kulak.
Ve zulüm büyüyor, Türkistan’ın seması hep köz duman.

Filistin’den fazla şiddet var ve üstü çizildi.
Tam bi’ günde 250 Türk kurşuna dizildi.
Sen anlamadın, aynı yerde defalarca ezildin.
Neden perde çektin araya? O memleket bizimdi.

Asimiliyle ırkçılık ve yok etmenin çabası var.
Bi’ kızın bacaklarını kesip, gösterdiler babasına.
Bakmaz gözün karasına, bak hepsinin bir yarası var.
Kan ve korku girdi bugün, mesafelerin arasına.

Ne olduğunu fark et, hiç köreltme hiçbir duygunu.
Türkistan’da ölüm var bu Türk Halkına duyurulur.
Çin’le ilişkileri geliştirme çelişkisine düşme.
Çünkü hepsi canını alma peşinde, her Uygur’un.