Aşıksan birine ve ayrıldıysan istemeden aşık halinle ve artık göremeyeceksen onu, dünyanın yaşanılabilir en güzel aşklarından birinin içinde buluyorsun kendini. Sonra habire fotoğraflarda ara geçmişi. Geviş getirir gibi geçmişi yaşa dur defalarca. Habire o güzel anılar sanki bugün, az önce yaşanmış zannet akşam olunca.

 Ne güzel ve tatlı bir hayat. Hiç kavga etmiyorsun onunla artık, hiç kavga yüzünden sinirin bozulmuyor, kıskanmıyorsun onu birilerinden, ya da acaba beni aldatır mı diye düşünmüyorsun. O sanki son halinde kaldı, kıpırdamıyor. Bir dolu güzel geçmişi düşünüyorsun onunla. Bugün o kadar güzel şeyi yaşadıktan sonra, sanki biraz önce arkasını dönüp gitti. Şu anda başkalarının kollarında değil. Sadece aşk ateşi yakıyor içini, sadece kavruluyorsun kendi külünde.

 Herkesde onu arıyor ama o tadı hiçbirinde bulamıyorsun. Deneme tahtası gibi onunla yaptığın şeyleri başkalarıyla yapıp acaba bu onun yerini tutarmı diye düşünüyorsun. Hiçbir zaman aynı tadı alamıyorsun, gönlün başkasındayken hiçbir şeyin tadı onunla olduğu gibi olmuyor. Bitememiş bir aşkın ardından kırık kalpler mezarlığı bırakıyorsun farkında olmadan.

 Sonrası daha da vahim belli bir noktadan sonra o kişi bile dolduramıyor o boşluğu. O kadar yüceltmiş o kadar farklı bir yere koymuşsunki sevgini. Acını çekmediysen ya da acı eşiğin zorlanmadıysa, için kanamadıysa defalarca ve acını ertelediysen bu durum yıllarca sürüyor.

 Bu ne güzel bir acıdır ve ne güzel bir yangın. Aşk, yanmanın, kavrulmanın ne kadar güzel bir yolu..

 Cenk Kaan ÖRNEK

 ( Bu yazı sitemizim 500. yazısıydı. Benim için anlamı büyüktür. Eylül 2005 ten beri bazen geceyarısı uyur gözlerle, bazen de çok kısa zaman aralıklarında aceleyle ama emekle eklediğim yazıların bir çeşit meyvesi demek 500. yazı. İstedim ki hepimizin hayatında mutlaka yeri olmuş “aşk” olsun konumuz.. İstedim ki bazılarımız aşkın yanmanın, kavrulmanın en güzel yolu olduğunu unuttuysa böylece hatırlasın. Nice 500. yazılara. Herkese çok teşekkürler. Nice beraberliklere.. Sevgiler… Burcu )