Çingeneler (Ahmet Telli)
Çingeneler Gün biterken çingeneler inecek ovaya çengilerle Ateş yakılacak ve birer yalım düşecek kızların yüzüne Dinle ve sorular sor kendine Doğayı, insanı ve geceyi.
Çingeneler Gün biterken çingeneler inecek ovaya çengilerle Ateş yakılacak ve birer yalım düşecek kızların yüzüne Dinle ve sorular sor kendine Doğayı, insanı ve geceyi.
Kalbim Unut Bu Şiiri Uğuldayan ve hep uğuldayan bir orman kadar üşüyorum şimdi yanlış rüzgarlar esiyor dallarımda yanlış ve zehirli çiçekler açıyor Kanımda kocaman.
Karda İzler Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün Bir uçurum kıyısında vursunlar beni ki dünya Uğuldayıp duran bir uçurum değil miydi zaten Karda izler.
Aşk İse Donuk.. Aşk donuklaşmış, Pencereler yağmura hapsolmuş, Uzaklardaki sesin, ya da yanıbaşımdaki sesin Yağmuru bölüyor, Belki beni çağırıyor, belki katı ruhumu, Sarhoşluk bu.
Yeniden Yaşanacaktır Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre ben inanmıyorum kim ne derse desin Sodom ve gomore efsanelerde kaldı yaşanan bir başka tarih.
Hala Koynumda Resmin Sımsıcak konuşurdun konuşunca ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki çiğdemler güller mor menevşeler açardı Sımsıcak konuşurdun konuşunca.
Aylaklar Bütün bir gün sırtüstü uzanıp dere kıyısında dinledik suyun akışıyla kavakların hışırtısını Mor incirler kopardık kuşluk vakti dallardan soğuttuk soğuk sularda ürküterek kurbağaları.
Zaman Kekemeydi Gün bitti, elindeki güller de soldu anımsanacak neler kaldı bugünden paylaşılmış olan nelerdi sımsıcak belki bir türkü söyleriz geceye karşı saçlarını tarazlayan.
Kahvede Hep öyküler dinledim buruk, acımsı, kekremsi Dinlerken yaşadım diyemem öldüm Ama ölmemiş o bin öykünün serüvencisi Sunuyor kendini canlı bir bildiri gibi kaçarak.
Belki Yine Gelirim (Cemile Çakır hocaya) Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak.
Acının Miladıyla Acının miladıyla başlayan bir hikayedir bu yaşayıp gelmişiz ormanlar bir yanarak her dönemeçte uğultulu uçurumlar her şafakta uzun uzun kurt ulumaları Ey.
Özletiyor Seni Bu Yağmurlar Burada yağmur yağıyor Aralıksız yağıyor günlerdir Ama sen yine de şemsiyeni Almadan gel ilk otobüsle Buğulanan camlara usulca Yüzünü çiziyorum.
Geldim İşte Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna Tenhaydı düşlerim, geceydi, çıkıp geldim işte Su ve ateş bir de gülünç yalnızlığım var.
Ağulu Bir Hüzün Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince Suçlamak istemesende hiç kimseyi üzünçle yanmakta yüzün Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi.
Bu Kent Öldürüldü Diyorlar Bu kent öldürüldü diyorlar Kurşuna dizildi bir gece yarısı Hayaletler geziniyormuş şimdi Sokak aralarında ve caddelerde Baykuş tüneği olmuş alanlar.